Duns Scotus

Nominalist Devrim ve Modernitenin Kökeni[1]

Michael Allen Gillespie[2]

Çev. Metin Bal [3] ve Fatma Erkek[4] 

 

Bibliotech, Felsefe, Sosyal Bilimler Dergisi, 2012, 15 Şubat-15 Nisan, Sayı: 16, Yıl: 5, ss. 74-87.

Ockhamlı William

Geç Ortaçağ Düşüncesinin Teolojik Krizi

 

Modern dünyanın onaltıncı ve onyedinci yüzyıllarda kendisinin bilincine varmasıyla modernitenin başladığına inanmak insanın kendi bilincine ilk kez vardığında insan yaşamının başladığına inanmak kadar bir hata olacaktır. Modernite tüm gelişmişliğiyle Galileo, Bacon, Descartes, ya da Hobbes’un kafasından ortaya çıkmadı, fakat uzun bir zaman periyodu üzerinden ve değişik bağlamlarda birçok farklı insanın çabalarının bir sonucu olarak ortaya çıktı. Yukarıda tartıştığımız gibi, modernitenin temel özelliklerinden biri kökten yeni ve geçmişte benzeri görülmemiş şekilde kendisinin bilincinde olmaktır. Bu, özellikle insan becerilerinin ve insanın zaman içinde açılımıyla ilgili modern anlayışın sonucudur. Ancak bu modern ben-anlayışının doğru olduğundan şüphe etmek için haklı nedenler var. Odipus’un trajik bir şekilde keşfettiği gibi, hiç kimse “kaderin çocuğu” değildir; herkes ve her şey bir kökene sahiptir ve bu köken tarafından belirli biçimlerde şekillenir. Modern dünyanın doğasını anlamaya başlamak için, böylelikle ortaçağ dünyasının çöküşü ve modernitenin yükselişi arasındaki üç yüzyılda gerçekleşen onun erken, “bilinç öncesi” gelişimini incelememiz çok önemlidir.

Meister Eckhart

Ibn-i Rushd (Averroes)

Ortaçağ dünyasının kökenlerinin izi geç antikitenin Hellenistik dünyasında Hıristiyanlığın ve pagan felsefesinin sentezine kadar sürülebilir. Bu birinci ve ikinci yüzyıllarda İskenderiye’de başladı. Burada Hıristiyan düşüncesinin çeşitli türleri, doğu dinsel inançları, Yeni-Platonculuk ve diğer çeşitli antik felsefe görüşleri çağın entellektüel ve tinsel karışıklığını yansıtacak şekilde farklı ve zaman zaman çelişen yollarda birleştirilmişlerdir. Bu birleştirme süreci, Hıristiyanlık Büyük Konstantin’in hükümdarlığı altındaki Roma İmparatorluğu’nun resmi dini olarak benimsendiğinde açıklığa kavuşturuldu ve kurumlaştırıldı. Hıristiyanlığın çatışan çeşitli türleri,  İznik Konsülü’yle (M.S. 323)  başlayan konsüller dizisi yoluyla resmileştirilmiş bir öğreti içinde kaynaştırıldı.

 

Francis Bacon

        Ancak, imparatorluk otoritesi tarafından desteklenen bu öğretisel birleştirim, Hıristiyanlık içindeki bir taraftan tanrısal her şeye gücü yeterlik [divine omnipotence] ve cisimleşme [incarnation] üzerine vurgusuyla vahiy, ve diğer taraftan, rasyonalizm ve rasyonal bir kozmos kavramı üzerine vurgusuyla felsefe arasındaki gerilimler öyle kolayca çözülmedi ve kendi tarihi boyunca Hıristiyanlık için devam eden bir problem olarak kaldı. Aslında, Hıristiyan teolojinin sonraki gelişiminin tümü olmasa da çoğu, Hıristiyanlığın bu iki öğesi arasındaki sürekli ve dönemsel olarak derinleşen karşıtlık ile zorunlu hale getirildi. ... ... ... ... .... .... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ...

Descartes ve Hobbes arasındaki ayırımlar modernitenin çatallanmasında merkezi önem taşırlar. Descartes’la başlayan ve Leibniz’i, Malebranche’ı, Spinoza’yı, Kant’ı, Fichte’yi, Hegel’i, Schopenhauer’i ve çağdaş kıta filozoflarının çoğunu içeren bir modern düşünce silsilesi vardır. Hobbes, Locke, Hume ve Mill’e başlayıp birçok çağdaş Anglo-Amerikan düşünürü içeren ikinci bir başlangıç da vardır. Bu iki düşünce silsilesi modern bilim çerçevesi içinde nominalist Tanrı tarafından ortaya konulan temel probleme alternatif cevapları temsil ederler. Onlar arasındaki farklar birçok sayıda soruyu ortaya çıkarır, fakat doğa ve insan ve Tanrı ilişkisi sorusu merkezi bir önem taşır. ... ... ... ... ... .. ... .... .... .... .... ... ... ... ... ... ... .... ..... ..... ..... ..... .... ... ..... ... ... ... ... .. ... .... .... .... .... ... ... ... ... ... ... .... ..... ..... ..... ..... .... ... .. .. ... ... ... ... .. ... ... ...

Modernitenin iki amacı vardır: insanı doğanın efendisi ve sahibi yapmak ve insan özgürlüğünü mümkün kılmak.

... ... ... ... .... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ...


Bu yazının devamını okumak için bkz. Bibliotech, Felsefe, Sosyal Bilimler Dergisi, 2011, Sayı: 16, Yıl: 7, ss. 74-87.


[1] ss. 19-43. Gillespie, Michael Allen (2008) The Ontological Origins of Modernity, Chicago: The University of Chicago Press.

[2] Duke Üniversitesi, Felsefe Bölümü öğretim üyesi.

[3] Doç. Dr. Metin Bal, Felsefe Bölümü, Dokuz Eylül Üniversitesi,  Tınaztepe Yerleşkesi, Edebiyat FakültesiÖğretim Üyeleri Binası, kat: 3, oda no: 328,PK: 35260 , İzmir Türkiye.

Cep tel: 0506 536 00 30, Uni. oda Tel: ++ 90 (232) 412 79 03  - Oda dahili tel no: 19411,

Fax: ++ 90 (232) 453 90 93, E-Posta: balmetin@gmail.com , Web: www.metinbal.net

[4] Ankara Üniversitesi. DTCF, Felsefe Bölümü, Arş. Gör.

 

Hobbes